Thursday, October 6, 2011

Tomorrow

Lise hazırlıktayken Gonca adında bir kız vardı bizim sınıfta. Çok enteresan bir kızdı, alternatif müzikler dinler, tuhaf tuhaf makyajlar falan yapardı taa o zamanlar. Taa o zamanlar dediğim, böyle gotikliğin, metalciliğin falan moda olduğu zamanlar değildi çok daha eskiydi ama bu kız cidden marjinal biriydi. Goncadan almıştım "To the Faithful Departed" ı, ürkerek. Ama haklarında Blue Jeande okuduklarımdan sonra beni daha da çok etkileyen bu İrlandalı grubu o zamanlar deli gibi dinlemeye başladım, hem walkmanimde, hem de evdeki müziksetinde. En sevdiğim şarkıları "Electric Blue" nun başındaki ninniyi ilk yiğenim Eren'i uyuturken kulağına fısıldardım. Ablam önceki albümlerini de çekmişti bir arkadaşından, böylece Bury the Hatchet a kadar ki tüm kasetlerinin sahibi olmuştum. Bury the Hatchetı da lise son sınıfta kendi harçlığımla almıştım. Tüm sınav stresi boyunca bıkıp usanmadan dinlediğim, pilim bitmesin diye kaseti kalemle ileri geri sardığım bu yıllarda en sevdiğim şarkıları Animal Instinct ve Promises oldu. Arada Zombie yi, Pathetic Sensesı da unutmamak lazım. Ama benim için Cranberries diyince akla hep ilk Cordell geldi, Doloresin ölen babası için yazdığı ağıtı. Klasik gitarın, İrlanda yöresel çalgılarının ve Doloresin sesinin verdiği enerjiyle ben lisede de, üniversitede de hep en çok onları sevdim. Bazen Stars Live ı açıyorum, Animal Instinctin konser kaydını dinliyorum. Konserlerine gitmek, 2010 Temmuzuna nasip oldu. Hayatımın bir film gibi gözlerimin önünden geçerken sabırsızlıkla bekleyeceğim bir anı oldu benim için. 


Siz hep çalın,söyleyin nolur, ben hep dinlerim.

No comments:

Post a Comment