Sunday, March 10, 2013

Mandarinler


“I want everything from life. I want to be a woman and to be a man, to have many friends and to have loneliness, to work much and write good books, to travel and enjoy myself, to be selfish and to be unselfish…You see, it is difficult to get all which I want.”Simone de Beauvoir

Kısa sürede bitirdiğim için başucumda yükselmekte olan yarım bırakılmış kitapların imrendiği bir başka kitap oldu mandarinler. Kitap bana babamdan kalma olduğu için bir hayli eski basım bu yüzden çevirisinde de ufak tefek gülümsememe neden olan kelimeler mevcuttu. belki bu kadar eski bir kitap olması ve romanın yazıldığı tarih itibariyle insanı o dönemin buhranlarına kolayla sürüklüyor. özellikle Simone de Beauvoir yaşadıklarını oldukça içten anlatmış, o dönemde yazar olup politikayla ilgilenen insanların biyografisi niteliğinde işlenmiş bir çok detay.

Albert Camus'nun bir hayranı olarak onun kişiliği hakkında pek çok şey öğrenmeme sebep olurken ( en azından Simone'nun hayal dünyasından bakıldığında) Sartre ve Beuvoir hakkında da bilgi sahibi oldum. 

Mandarinleri elime aldığımda o dönemlerin Avrupa'sını ve entellektüel kesimin hayat sancılarını bu denli yaşayacağımı bilmiyordum. Bir fikrim olmadan okuduğum bu kitabın etkisi ise bitmesine rağmen hala sürmekte. Hala Henri Perron neler yapıyor, Ann'in aşkı nasıl bitti gibi sorular devam etmekte kitaba dair. Yani elimde yazılı bir kağıt kalmasa da kitaptan, o hayatların devam ettiğini bilmek belki de okunanları canlı tutuyor.

ve son olarakta insan özenmiyor değil, bu kadar yetenekli insanın bir arada olup da geçirdiği günlere,aynı dava için çabalamalarına.