Friday, September 16, 2016

Sosyal Medya Kakofonisi

Jargonmonoksit* zehirlenmesinden ölmeden önce alınan son nefesteki oksijen atomu gibi, bir su damlası konmuş sukulente... Sosyal medya demokrasisinin tüm kullanıcılarına vermiş olduğu hakla, her eli akıllı telefon tutanın yazı yazıp paylaşım yaptığından mütevellit belki, fikrinin sana ulaşma katsayısı limit sonsuza giden insanlara maruz kalıyor ve için daha bir başka cız ediyor kaybedilenlere. Hümanizme koyulan son nokta sanki sosyal medya.

İyiki senin gibi insanlar vardı bu dünyaya güzellik katabilecek sevgili Tarık Akan.


*Emrah Serbes, Hikayem Paramparça


Friday, September 9, 2016

Son Hafriyat

Ankara'da gençlik yıllarını geçirmiş, şuanda belki çoluk-çocuğa karışmış, ya da en azından yolu kesin yarılamış bir nesilin uğramamış olmasının mümkün olmadığı SSK işhanının muhteşem tasviri vardı, Emrah Serbest'in Son Hafriyat'ında.

Behzat Ç. yi , televizyonda dizi olarak gosterilirken büyük bir hayranlıkla izlemiş bir seyirci olarak, neden onun yaratıcısının elinden çıkan kitapları bu kadar geç okudum diye kızdım kendime. Kendimi biraz olsun affetmek için, buraya not düşeyim dedim iki cümlelik muhteşem SSK işhani özetini.

"SSK işhani, kentin küçük bir kopyası gibi, her şeyin iç içe geçtiği kaotik bir harmandı. İçinde cami, otopark, umumi tuvalet, sakatatçı, baharatçı, ciğerci, manav, rock bar, turku bar, pavyon, nüfus müdürlüğü ve çeşitli bakanlıkların saymanlıklarının yan yana durduğu, kapısında porselenciyle dönercinin komşu olduğu bir yer tasavvur edin."

Distopik işhani artık yok, tıpkı kentin de yavaş yavaş bambaşka bir şeye donüştüğü gibi, o da dönüşümünü tamamladı.



Thursday, March 31, 2016

San Francisco'nun bana kazandiramadiklari

Sali sabahindan, Persembe aksamina kadar uzanan iki gece uc gunluk San Francisco konferans gunlugunu yazmaya kalksam, San Francisco  haric herseyi barindirabilir. Konferans mekani olarak, Downtown Los Angeles'ta bile kalmis beni urkutmeyi basaran Tenderloin bolgesinin secilmesi cidden bir organizasyon basarisi!

Evet, Los Angeles ya da San Diego'da gormediginiz kadar renkli insanlar goruyorsunuz, bazilarinin hayalgucleri adeta bedenlerinden tasmis ustunuze ustunuze geliyor yolda yururken. Binalar daha bir suslu, meshur yangindan kurtulabilmis olsaydi belki de tarihi(!) bir atmosfer yaratabilirmis. Ama bunlarin hic onemi yok, buralara kadar gelip Golden Gate' i ya da Painted Ladies ' i gormediyseniz size San Fransico gormus denmez degil mi? Acikcasi suan ki run halimde bu pekte derdim degil. Ilk gece yasamis oldugum otel krizi, sonraki gunde sunum ve yarisma gerilimi darken, bugun artik kendimi sadece Starbucks'in rahat bir kosesinde, bos beles islerle ilgilenerek gecirmeyi tercih ediyorum. Evet baska bir café bulmaya bile mecalim yok.

It is nice to leaving you SF! Minnak Pasadena'mi bu kadar ozleyecegimi hic dusunmemistim! Acaba insanlar Istanbul icin de boyle mi dusunuyor diye merak etmeden duramiyorum. Cunku bircok insanin buralari sevdigini biliyorum.Ama benim icin San Francisco'nun en cok sevgidim kismi, eve geri donusum.

31 Mart, San Francisco,

Seda



Thursday, March 24, 2016

Hersey San Antonio Spurs'un bir Spatial Analyst kiralamasiyla basladi




Kendi halinde sakin sakin doktora yapmaniza izin vermiyorlar gercekten! Illa araya bir fitne fucur sokulacak! Zaten sessiz sedasiz ( kendi ismini cumle icinde kullanan insan mode on) calismaya konsantre olma cabalari bunyeye asiri yukleme yapmisken, birden e-posta kutunuzdaki tikirtinin sebebi nedir?

Aylik ya da haftalik, ilgisizligimden dolayi net olamadigim siklikta e-posta kutumu sereflendiren sevgili bolum newsletter'ina ( bu yazi oldukca Inglizce-Turkce karisimi oldu artik ucu da kacti gercekten) soyle bir bakayim dedim. Bir de ne goreyim? Bizim bolum mezunlarindan sevgili bir abimiz (Kirk Goldsberry), San Antonio Spurs'a Spatial Analyst olarak kiralanmis!

Evet az once de bahsettigim gibi, yazi hem klavyemin azizliginden, hem de kafamdaki tilki nufusundan mutevellik bir hayli Ingilizce kelime icermekte. Ama gercekten Mekansal Analizci demekte gelmiyor icimden ( bu cumleden sonar vicdan yapip siklikca kullanacagima eminim ama).

Burada bir parantez acip bugun izledigim bir vidyodan bahsedeyim. Insanlari hayvanlardan ayiran yegane ozelligimiz olan dusunme yetisinin nasil gelistigini anlatiyordu sevgili bir bilim adami. Siki durun: bas parmagimiz, iyi bir gorme yetenegine sahip olusumuz ve kelime dagarcigimiz yani dil! Bu uc yeti zamanla bizi dusunen varliklar yapmis! Yani dusunun, bas parmagiyla daha iyi kavrama kabiliyeti gelistiren insan, avini daha iyi gormeye baslamis, iletisimde de almis yurumus ve varolmus! Bu parantezi acmamdaki sebep, aslinda basil basina ayri bir yazi konusu. Dilin ( language olarak yani konusma dili) insanin evriminde ne kadar onemli oldugu, ve konustugunuz dilin ve kullandiginiz kelimelerin aslinda sizin kisisel evriminizde ne kadar onemli olduguna vurgu yapma istegim. Ingilizce'nin yer yuzundeki kelime sayisi en zengin dil olmasi ve benim burada Turkce'si varken Inglizce'sini ozellikle kullanmayi sectigim kelimeler, aslinda tam olarakta cevrilemeyenler - en azindan benim kapasitemde.

Parantezi kapatip, sevgili Spurs'a geri donebilirim sanirim. Bir basketbol takimi neden boyle bir analizciye ihtiyac duyar diye merak ettim haliyle. Isimin bazen inanilmaz eglenceli olabilecegini biliyordum, ama bu kadari da fazlaydi dogrusu!

Ve ta daaa! iste asagida gormus oldugunuz mekansal analiz, sevgili Kirk'un, basketbolcularin oyun alaninda nerelerde ne kadar basarili olduguna dair yaptigi bir gorsel calisma.

Ben de bunun uzerine hayaller kurmaya devam edeyim bari.. Kim bilir belki bir gun benim analizim doner dolasir senin takimini sampiyon yapar :)

Makalenin detaylari ilgilenler icin  buradan okumaya devam...