Ben Cuma akşamı başlayıp, Pazartesi akşamı sonlanan uzun ama bir o kadar da güzel bir uykudaydım. Buna kısaca - ama en kısasından- tatil demekte mümkün. Bu tatlı uykudan da ne yazık ki bu sabah uyanmak zorunda kaldım.
Türkiye'de ömrünü geçirmiş bir insan olarak Ege ve Akdeniz kıyılarından nasibi alamamış bendeniz Çeşme ve Alaçatı gibi gördükten sonra niye daha önce görülmediğine pişmanlık hissi uyandıran güpgüzel iki İzmir ilçesinde bulunma şerefine nail oldum. Yetmedi Dalyan'da buz gibi mavi sulara atladım. Bunu da buradan yazdım ki bunalıma girdiğimde "Ne günlerdi heyt be!" diyebileyim. Alaçatı'nın pembe çiçeklerine aşık oldum, Çeşme' nin dinginliğine ve dar sokaklarına hayran kaldım, Tex Mex'te hatıra fotoğrafı çektirip,hayatımın en güzel browniesini yedim, geldim. Kalbim de egede kaldı desem yalan olmaz. ( burada da yazar ince bir gönderme yapmıştır- hala orada olup da dönemeyenlere)
Akçakoca'dan gelen defne yapraklarım ben cips yapamadan önce kurudular. Bunun hüznüyle kendimi ev yapımı kuşburnu marmelatına verdim. Bir haftayı evde tatil için hazırlanarak geçirdikten sonra şimdi sırada oradan buradan yazmaya geldi nihayet. Ama günlük konusundaki beceriksizliğim burada da kendini gösterdi.
Neyse efenim, o zaman neler olup bitmiş ona deyineyim.
Google'un kurulduğu tarihlerden beri orada var olan, Googirl diye bilinen ve bildiğimiz o meşhur sade Google arama sayfasının tasarımcısı Marissa Mayer artık Yahoo'nun CEO su olmuş, hayırlı olsun diyorum kendisine ( çokta umrunda olur mu bilmem ama). Henüz 37 yaşında olan bu hanım kızımız hem güzel hem zeki yazılımcılardan olduğu için beni daha bir etkiledi. Bir insan Google 'ı bırakıp neden gider diye de düşündüm haberi görünce. Sonra işimin başına döndüm. 37 yaşında Yahoo'nun CEO su olmak için daha çok çalışmam gerek çünkü.
Ben uyurken tatilim bitmiş, Mayer CEO olmuş... Vay be!